Doğumda Neler Yapıyoruz?
Annelik ve babalık yolculuğu sadece bir bebeği karşılamaya hazırlanmak, gebelik ve doğum coşkusunu yaşamakla sınırlı değil insan hayatında en önemli deneyimdir. Bu doğrultuda anne adaylarını doğum gerçeği ile ilgili bilgilendirilmekte ve doğuma çeşitli yöntemlerle hazırlamaktayız.
Gebelikte fetusun gelişimi haftalarla ifade ediyoruz. Son adet tarihinin ilk gününden hesaplanarak tepsit edilen gebelik haftasının genellikle 37 ile 41 hafta arasında doğum gerşekleşiyor.
Daha önce doğum yapmış olsalar da gebeler doğumun nasıl başlayacağı, doğum başladığını nasıl anlayacakları konusunda kaygı yaşarlar. Bu konularla ilgili ayrıntılı olarak bilgilendiriyor, gerek maket üzerinde gerekse video görselleriyle bilgilerimizi pekiştiriyoruz.
Doğum Öncesi Plan
- Doğum başladığında ilk kim aranacak? Doktorunuz mu? Ebeniz mi? Hastane mi? Telefon numaralarını mutlaka veriyoruz.
- Doktorunuza ulaşamaz iseniz ekipteki diğer kadın doğumcunun telefonunu almanız size kendinizi güvende hissettiriyor.
- Hangi hastanede doğum yapılacak? Hastane rotasını belirlemelisiniz.
- Doğum çantam hazır mı? Doğum çantasının önceden hazır olması heyecanla bazı ihtiyaçların unutulma riskini ortadan kaldırır. 35 haftadan sonra doğum çantasını hazır olmasını öneririz.
- Ulaşım planı, hastaneye sizi kim götürecek? Eşiniz uygun olmadığında ikinci bir kişinin belirlenmiş olması sizi rahatlatacaktır.
Doğum Çantası
- *Giysilerin %100 pamuklu olması, yıkanmış olmasına özen gösterilmelidir.
Anne için:
- Boydan gecelik 2 veya 3 adet. Kolu ve yakası emzirmeye uygun ve pamuklu olmalı. 1. günden sonra pijama giyilebilir.Sabahlık
Yüksek belli, sıkmayan geniş iç çamaşırı
Hasta bezi, veya orkid. İdrar kaçırma külotları da olabilir.
Soket çorap, terlik
Özel eşyalar ( diş fırçası, tarak vb)
Meme başı kremi
Bebek için:
- Çıtçıtlı body
Ayaklı pijama
Tulum veya alt üst takım
Başlık, eldiven, çorap
Hırka, yelek (mevsimine göre)
Battaniye ( mevsimine göre)
Bebek bezi 1 paketİsteğe bağlı bebek havlusu, şampuan, losyon ( bebekler doğduğunda genellikle yıkanmazlar, göbek bağı düşene kadar yıkanma tavsiye edilmez. Bazı özel durumlar ( annenin hepatit b taşıyıcısı olması, amnion suyunun mekonyumlu olması gibi ) bebeğin yıkanmasını gerektirebilir.Bebek kıyafetlerinin 3 – 4 takım olmasında fayda vardır. Yıkanıp ütülenmiş olması tercih edilir.Doğum çantasına biberon, emzik gibi emzirmeyi desteklemeyecek ürünler önermiyoruz.
Doğum Nasıl Başlar?
- Doğumu başlatan neden tam olarak bilinmemektedir. Ancak doğumun belirtilerini biliyoruz. Belli aralıklarla sancı başlamıssa, su gelmişse yada nişan bozulması dediğimiz sümüksü kanlı bir akıntı olmuşsa doğum başlamıştır.
Sancı:
- İlk kasılmalar yani ilk sancılar genellikle şiddetli bir ağrı olarak algılanmaz. Gerçek kasılmalar belirli aralıklarla ritmik olur. Gittikçe sıklığı ve şiddeti artar. Yürümekle, yatmakla, pozisyonla değişmez. Gebelik haftası ilerlediğinde bazen gün içinde birkaç kasılma olur. Bu kasılmalar bebeğin inişini destekleyen yalancı kasılmalardır. Genellikle istirahatle, duş almakla geçer. Hastaneye yatışı gerektirmez. Doktorunuzla irtibat kurarak ilk kasılmaları evde geçirebilirsiniz. Bu süreç ilk gebelikte biraz uzundur. Riskli bir gebelik değilse, gebe bu süreci kendi evinde daha rahat geçirir. Kasılmalar 4/5 dakikada bir olduğunda artık hastaneye yatmanız gereklidir.
Su Gelmesi:
- Bebeğin içinde bulunduğu su, rahim ağzı açıldığında ya kendiliğinden yada doktorunuz tarafından açılır. Su gelmesi genellikle hastanede gerçekleşir. Ancak % 6 – 8 lik bir grup gebede su evde iken gelir. Suyun rengi idrar gibi berraktır. Bebek anne karnında kakasını yapmış ise yeşil renkli ( mekonyumlu olabilir). Evde su gelmişse doktorunuza haber verip onayını alırsanız duş alabilirsiniz. Su kesesi açıldığında hastaneye yatmak gereklidir. Doğum kasılmaları birkaç saat içinde genellikle kendiliğinden başlar. Kasılmalar kendiliğinden olmazsa rahim ağzının açılması, bebeğin doğum kanalında ilerlemesi için suni sancı gerekli olabilir. Zira su kesesi açıldıktan sonra 24 saat içinde bebeğin doğması gereklidir.
Nişan Gelmesi:
- Rahim ağzını kapatan, bebeği mikroplardan koruyan bir tıkaç vardır. Rahim ağzı yumuşayıp açıldığında bu tıkaç kanlı, sümüksü bir akıntı şeklinde atılır. Bu kahverengi akıntıya nişan bozulması diyoruz. Nişan gelmesi doğum belirtileri içinde sayılmakla beraber hemen hastaneye yatmayı gerektirmez. Nişan gelmesinden günler ya da haftalar sonra kasılmalar başlayabilir. Daha yoğun bir kanama varsa acil bir durum olabilir. Nişan bozulması olduğunda, kanama olduğunda doktorunuza haber vermekte fayda vardır.
Hastaneye Ne Zaman Yatış Olur?
- Hastaneye yatınca ebe ya da doktorunuz vajinal muayene yaparak rahim ağzının açıklığını ve bebeğin gelişini değerlendirir. Bebeğin iyilik halini değerlendirmek ve kasılmaların durumunu görmek için nonstres test ( NST) yapılır. Vajinal doğum planlanan gebelere genellikle lavman dediğimiz bağırsak temizliği yapılır. Bu süreçte riskli bir gebelik değilse gebe yatağa bağlı kalmaz. Gebenin tüm mahremiyetine saygılı, doğum konusunda tecrübeli, nefes teknikleri ile gebeye destek olacak bir ebenin eşlik etmesi, gebenin yanında kendini güvende hissedeceği bir yakınının olması ( genellikle eşler) önemlidir. Vajinal kanalda bebeğin inişi, rahim ağzının açılması yolunda gidiyorsa biraz su içmesi, bir şeyler yemesi gebenin enerjisini destekleme açısından önemlidir. Bebeği karşılamaya hazırlanılan odada gebenin yakınları ve sağlık personeli mahremiyete saygı göstermeli, dış uyaranlar elden geldiğince azaltılmalı, gebenin kendi bedenine ve doğuma odaklanması sağlanmalıdır. (Telefonların kapatılması, hafif bir müzik, loş ortam gibi)Bu süreçte ağrı algısı ile baş etme için önerilerimiz;
- Yatağa bağlı kalmama, yürüme, yana sallanma, çömelme gibi pozisyonlar. Bu pozisyonlar pelvis kemiğinin açılmasını ve bebeğin başının inişini destekler.
- Eşle birlikte süreci geçirme
- Kasılma sırasında gevşeme teknikleri, doğru nefesle bebeğe giden oksijenin yeterli sağlanması
- Hafif müzik, loş ortam, pilates topuna oturma
- Masaj teknikleri, duş alma
- Talep edilirse analjezik ( epidural) uygulanması. Epidural anestezi doğum eylemi sırasında yürümeyi engellemez.
Ritmik kasılmalarla başlayan, rahim ağzının tam açılmasına kadar olan bu süreç doğum eyleminin 1. evresidir. Rahim ağzı tam açılıp bebek kemik pelviste indiğinde artık 2. evreye geçilmiştir ve ıkınma ile gebe bebeğin inişini destekler.
Doğumun 2. evresinde kasılmalarla birlikte gebe karın nefesi ile bebeği iter. Kasılma aralarında göğüs nefesi ile bebeğe giden oksijenin yeterli olmasını sağlar. Bu süreçte nefes teknikleri ile gebeyi cesaretlendiriyoruz. Bazen vajen girişine istenmeyen yerlerde yırtık olmasın diye epizyotomi dediğimiz bir kesi yapabiliriz. Epidural anestezi yada lokal anestezi ile kesinin ağrısız olmasını sağlıyoruz. Bebeğin inişini gerçekleştiren, tamamen gebenin kendisidir. Sağlık personeli olarak biz bebeğin iyilik halini değerlendirmek ve doğum eyleminin doğal seyrinde olup olmadığını takip için anne adayına eşlik ediyoruz. Bebeğin doğumu ile 2. evre biter ve bebek artık anne kucağındadır. Ten tene temas sağlıyoruz. Bebek doktoru ilk muayenesini yaptıktan sonra bebeği anne memesi ile buluşturuyoruz.
Doğumun 3. evresinde bebeğin eşi ayrılır, varsa kesi onarılır. Eş ayrılırken annenin ıkınmasına gerek yoktur.
Dünya Sağlık Örgütü 1999 yılında yaptığı bir çalışma sonrasında, Lamaze Felsefesinin Doğuma götüren altı uygulaması kabul edilmiştir.
1. Doğum kendi başlamalıdır.
2. Annelere doğum boyunca hareket özgürlüğü verilmelidir.
3. Doğum yapan kadınlara duygusal ve fiziksel destek verilmelidir.
4. Doğum eylemi boyunca rutin müdahalelerden kaçınılmalıdır.
5. Doğumda doğal ve aktif ıkınma teknikleri tercih edilmelidir.
6. Doğumdan sonra anne ve bebeği bir arada tutulmalıdır ve emzirme için limitsiz imkan tanınmalıdır. ( 2. ve 4. maddeler Lamaze tarafından eklenmiştir.)
Doğum doğal ve fizyolojik bir süreçtir. Bu süreçte tıbbi bir engel yoksa:
- Doğumun kendiliğinden başlamasını bekliyoruz.
- Anne adaylarına hareket özgürlüğü veriyoruz.
- Anne adaylarına yakınları ve doğum koçu ebemizle birlikte duygusal ve fiziksel destek veriyoruz.
- Doğum eylemi yolunda ilerliyor, tıbbi bir gereklilik yoksa müdaheleden kaçınıyoruz.
- Doğumda doğal ve aktif ıkınma tekniklerini tercih ediyoruz.
- Doğumdan sonra anne ve bebeği bir arada tutuyor ve emzirmeyi limitsiz destekliyoruz.
Doğumda Hangi Hormonlar Salgılanır?
OKSİTOSİN
Oksitosin Yunanca ὼκυτοκίνη, ōkytokínē, “hızlı doğum” kelimesinden gelmektedir. 1906 yılında bu hormonun uterus kasılmalarındaki etkileri, 1910 yılında,süt atılımına olan etkileri keşfedilmiştir. Oksitosin hormonu, sadece kadınlara özgü, önemli bir hormondur. Hipofiz bezinin arka bölümünden salgılanır.
Döllenmeyi kolaylaştırır, doğuma ve emzirmeye yardımcıdır.
Döllenmeyi Kolaylaştırıcı Etkisi: İlişki sırasında kadının cinsel organından açığa çıkan uyarılar oksitosin hormonu salgılatarak bu hormonu kadının döl yatağına gönderir. Rahim, oksitosin hormonu etkisiyle kasılır ve vakum etkisi gösterir. Bu etki ile kadının vajinasındaki spermlerin dölyatağına geçişi kolaylaşır ve yumurtayı dölleme şansı artar.
Doğumu Kolaylaştırıcı Etkisi: Oksitosin hormonu doğum sırasında güçlü bir şekilde rahmin kasılmasını sağlar. Bu kasılma belli aralıklarla ve ritmiktir. Oksitosin hormonu yeterince salgılandığında rahimde olan ritmik kasılmalar, rahim ağzının açılmasını ve bebeğin doğum kanalında inişini sağlar. Yeterli kasılmalar olmuyor, bebek beklenen inişi gerçekleştirmiyor, rahim ağzı beklenilen sürede gerektiği gibi açılmıyorsa ilaç olarak oksitosin hormonu serum içinde verilir. Bu duruma biz, doğum indüksiyonu diyoruz. Halk arasında suni sancı olarak biliniyor.
Emzirme Üzerine Etkisi:Bebek meme emmeye başladığında annesinin meme ucunu uyarır. Böylelikle prolaktin hormonu salgılanır. Prolaktin hormonu süt bezesinde süt miktarını artırır. Bebeğin meme ucunu emmesi prolaktin salgısı ile birlikte oksitosin hormon salgısını da artırır. Oksitosin hormonu süt kanallarının çevresindeki kasları kasarak sütün süt bezlerinden bebeğe akışını sağlar.
Son zamanlardaki çalışmalar oksitosin hormonunun davranışlar üzerine etkisini de ortaya koymaktadır. Örneğin orgazm, eşler arasında bağ, anksiyete, anne davranışları gibi. Bu nedenle oksitosin hormonuna aşk hormonu da denmektedir. Oksitosin anne ve bebek bağlanmasını sağlar. Bu nedenle sevgi hormonu da denilebilir. Oksitosin hormonundaki yetersizlik psikopati, sosyopati, narsisizmle ilişkili bulunmuştur.
PROLAKTİN
Prolaktin hormonu beyinde hipofizin bezinin ön bölümünden salgılanan bir hormon olup, daha çok süt üretiminden sorumludur. Ancak süt üretim ve salgılamanın dışında adet düzeni ve üreme fonksiyonları üzerinde de önemli bir etkisi vardır.
Bebeğin doğması ve plasentanın ayrılması ile prolaktin hormonu aktif hale gelir.Bebeğin memeyi emmesi ile gebelik sırasında hazırlanan süt bezleri süt oluşumunu başlatır. Prolaktin gece daha yüksek seviyelerde salgılanan bir hormon olduğu için bebeklerin ilk haftalarda gece de emzirilmesi çok önemlidir. İlk haftalarda gece de gündüz gibi emziren annelerin süt üretiminin daha yüksek düzeyde olduğu görülmüştür.
ADRENALİN
Stres, heyecan ve korku durumlarında böbrek üstü bezinden salgılanan bir hormondur. Doğumda korku ve ağrı nedeni ile salgılandığında doğumun ilerleyişini durdurur. Adrenalinin az salınması için gebenin çok iyi bilgilendirilmesi, korkularının giderilmesi, kendine ve bedenine güvenmesinin sağlanması, gevşemiş huzurlu olması için desteklenmesi gereklidir. Pek çok doğum masasına alınan gebe ’Masaya çıktım, ağrılarım geçti’ der. Oysaki korku ve endişeyle adrenalin salgısı kasılmaları durdurmuştur. Bu nedenle gebenin çok önceden doğum masasına alınmaması gerekir. Sabırla gevşemesi ve doğum kanalından bebeğini doğru nefeslerle itmesi desteklenmelidir.
ENDORFİN
Vücutta bulunan morfin benzeri bir hormondur. İnsan vücudunda ağrıyan dokularda ağrının azalması için beyin dokularından salgılanır. Ağrı kesici etkisi morfinden 30 kat daha fazladır. Mutluluk hormonu olarak anılır. Heyecan, ağrı, egzersiz, baharatlı yiyecek tüketimi, orgazm durumunda da salgılanır. Endorfin salgılanan bir diğer durum, doğum ağrılarının sıklaştığı durumdur. Gebeyi ağrı kesici etkisiyle rahatlatırken, başka bir boyutta hissi verir. Gebelerle doğum deneyimini konuştuğumuzda ‘İnanılmazdı, Rüya gibiydi’ gibi terimler kullanırlar.
Bebeğin ve vücudun doğuma hazır olduğunu bize gösteren tek şey doğum belirtilerinin kendiliğinden başlamasıdır. Bu nedenle bebeğin doğurtulmasını gerektiren tıbbi bir neden yoksa doğum belirtilerini sabırla bekliyoruz. Gebelerin doğum eylemi sırasında hareketli olmasını destekliyoruz. Ayakta gezinmek, yerçekiminin etkisiyle bebeğin inişini destekliyor, gebenin ağrı algısını azaltıyor.
Gebeler kendilerini huzurlu, güvende hissettiklerinde, bedenine, bebeğine ve doktoruna güvendiklerinde hormonlar doğal akışıyla en sağlıklı uyumu gerçekleştirecektir.
Doğum aylardır birlikte olan anne ve bebeğin ayrılışıdır. Bir ayrılış yaşanırken güzel bir buluşma gerçekleşecektir. Her ayrılışta olan sancılar doğumda da vardır. Ancak en güzel kavuşma olan doğum, anne bebek baba buluşmasının verdiği coşku ve heyecan, sancının ağrılı olmasını kesinlikle azaltacaktır.